Istılâh-ı sûfiyyede vârid ve cem’i vâridât oluyor. Murâdları, sâlikin kast ve taammüdü olmaksızın kalbde zuhur eden havâtır-ı mahmûde ile havâtır kabîlinden olmayan hüzün ve sürûr ahvâlidir. Vâridât havâtırdan eammdır.
Havâtır ma’nen hitâbı mutazammındır. Vâridât ma’nen hitâbı mutazammın değildir. Havâtır ve meânîye ıtlâk olunur. Vârid-i hüzün, vârid-i kabz, vârid-i bast denir. Fütûhât-ı Mekkiyye’nin 264, 265, 266. bâblarında ma’rifet-i havâtır ve şevahide dâir tafsilât-ı nefîse vardır. Biz dahî mahallini irâe ile iktifâ eyleriz.
Er-Riyâd’üt-Tasavvufiye, 25. Bölüm.