Allâh lafzı, sıfâtdan hâric olarak nazar-ı i’tibâra alınınca ya’nî yalnız şahsa delâlet edince, ziyâde azamet bildirir. O’nu bilen kalblere dehşet ilkâ eder.
Onunçündür ki; Besmele-i Şerîf’de Lafza-i Celâl’den sonra Rahmân ve Rahîm sıfatları zikredilmiş, bu dehşetde olan kalblere rahmet ve merhameti bildirerek sükûnet bahş buyurmuşdur.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş,
Bir velîye bende olmak cümleden a’lâ imiş.
Yavuz Sultân Selîm Hân
Biblo şeyh, çevresinde balmumundan mürîdler!
Elinde bir anahtar, kapı açmaz kilitler..
Necip Fâzıl Kısakürek
Hakk Teâlâ, kalb-i hazîni sever. Sallallâhu Aleyhi ve Sellem, mütevâsıl-ıl hüzün ve dâim-il tefekkür idi.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
İbrâhîm Edhem kuddise sirruh’dan sordular ki: Cenâb-ı Hakk “Ud’ûnî estecibleküm”* buyurdular. Hâlbûki, biz istiyoruz, O icâbet etmiyor.
Cevâbında buyurdular ki:
Cenâb-ı Hakk’ı çağırırsınız, O’na itâ’at etmezsiniz. Ve Rasûlunü tanırsınız, O’na mütâba’at etmezsiniz. Kur’ân’ı okursunuz, onunla amel etmezsiniz. Cenâb-ı Hakk’ın ni’metlerinden müstefîd olursunuz, O’na şükretmezsiniz.
Cennet’in ehl-i tâ’at için olduğunu bilirsiniz, tedâriğinde bulunmazsınız. Cehennemi âsîlere tahsis buyurduğunu bilirsiniz, ictinâb etmezsiniz. Âbâ-i ecdâdınıza dikkat edersiniz, ibret almazsınız. Ayıbınızı görmeyip, diğerlerinin ayıbıyla meşgûl olursunuz.
Böyle olan kimselere âsumândan taş ve ateş yağmadığına, yere batmadıklarına şükretsinler daha ne isterler? İşte duâlarınızın netîcesi yalnız bu olursa kâfî değil midir?
*Duâ edin, icâbet edeyim. (Mü’min [40] Sûresi, 60. Âyet-i Kerîme)
Zikir ile kalb tâhir olur. Zikir ile muhabbet-i İlâhî hâsıl olur. Zikir ile ibâdetin lezzeti duyulur. Zikir ile akîde-i İslâmiyye kuvvetlenir. Zikir ile namaza zevk ve şevk ile girilir. Zikir ile ahkâm-ı şerîa, yeser ve suhûletle icrâ olunur. Zikir ile taklîdilikden vicdâniliğe terakkî edilir.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
Hâli seni uyandırmayan ve sözü seni Allâhu Teâlâ'ya teşvik etmeyen kişiyle arkadaşlık etme!
İbni Atâullâh İskenderî Hazretleri
De ki: “Hak geldi, bâtıl yok oldu. Şüphesiz bâtıl, yok olmaya mahkûmdur.”
Biz Kur’ân’dan, mü’mînler için şifâ ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zâlimlerin ise Kur’ân, ancak zarârını artırır.
(İsrâ Sûresi [17], 81-82)
Kâmil evliyânın rûhâniyeti memba’-i füyûzâtdır. Memba’ı kalbine idhâl eden elbette feyzine nâil olur.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
Biz; gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, eğlenmek için yaratmadık.
Biz onları ancak hak ve hikmete uygun olarak yarattık. Ama onların çoğu bilmiyorlar.
(Duhân Sûresi [44], 38-39)
Evliyânın kelâmında Rabbânî te'sîr vardır.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
Dîn; sahte fâkihler, mürâî hocalar, yalancı şeyhler eliyle harâb olur.
Seyyid Fehîm Arvâsî Hazretleri
Allâhu Teâlâ sırrını emînine verir; bilen söylemez, söyleyen de bilmez!
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
İnsan hayra duâ eder gibi şerre duâ eder. İnsan çok acelecidir.
(İsrâ Sûresi [17], 11)
Îmânı varsa nesi yok, îmânı yoksa nesi var?
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
Beş şey mevâzı’ı hamsede vaz’ edilmişdir. İzz ve şeref, tâ’at ve inkıyâd-ı İlâhiyye’de. Züll ve hakâret, ma’siyetde. Heybet ve celâl, kıyâm-ı leylde. Ulûm ve hikmet, batn-ı hâlîde. Gınâ ve servet, iktisâb-ı helâl ile iktifâ, meşrû’ olmayan bir kesbden ihtirâz etmekdir.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan "kaçış nereye?" diyecektir. Hayır, hiçbir sığınacak yer yoktur. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
Kıyâme (75) Sûresi, 7-12.
Eğer gökten bir katre su inmese ve yerden bir dal bitmese, rızık hususunda endişem olsa kendimi müslümân bilmem!
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri
Şaşarım insanların hâline! Geçimi maaştan, şifâyı ilaçtan bilirler..
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri
O'ndan isteyeceğin şeylerin en hayırlısı, O'nun senden istediğidir.
İbni Atâullâh İskenderî Hazretleri
Nerede namaz var, orada îmân var. Nerede namaz yok, orada îmân ya var, ya yok..
Seyyid Abdülhakîm Arvâsi Hazretleri
Dünyâ, peşinden koştuğun sürece senin pâdişâhındır. Ondan yüz çevirince, sen ona sultân olursun.
Ebû'l Hasan Harakâni Hazretleri
Dünyâ ve âhiret selâmeti isteyen sabırlı olmalıdır, elinde bulunanla yetinmeyi âdet edinen rahattır.
Abdülkâdir-i Geylânî Hazretleri
Nefs-i emmâre'den kurtulmuş olmanın alâmeti, insanların övmesi ile ayıplamasını bir görmektir.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri
İki hâlde kendinizi çok sakınınız: Söz söylerken ve yemek yerken..
Alî Râmîtenî Hazretleri
www.velileryolu.com, www.facebook.com/velileryolu, www.twitter.com/velileryolu, www.instagram.com/veliler.yolu
Sitemizde yer alan bilgiler, kaynak gösterilerek herhangi bir izne ihtiyaç duyulmaksızın kullanılabilir. 1444, YK