Samt lugaten susmak ma’nâsınadır. [Men samete necâ. Essamtu hikmetun. Men kesura kelâmuhû, kesura sakatuhû.] vârid olmuşdur.

Samt, âfât-ı lisândan bâis-i necât ve selâmet ve muvâfık-ı hikmet ve mûcib-i vakâr ve rezânetdir. Bil’akis kesret-i kelâm, sebeb-i kesret-i hatayât ve zellât olduğundan müntic-i nedâmetdir. Ancak vâcib olan Şer’i Şerîf’in i’tibârıdır. Muktezâ-i emr ve nehyi gözeterek mîzân-ı şer’ tekellümü iktizâ ederse tekellüm ve sükûtu iktizâ ederse sükût eylemekdir.


Ba’zı evkâtde sükût, sıfât-ı haseneden; ve gâh nutk, simât-ı müstahseneden olur. Hakdan sükût eyleyen şeytân-ı ahras. Hakkın gayriden sükût, âdâb-ı hazeratdır. Hükemâ; samt ve tefekkür ile vâris-i hikmet olmuşlardır.


Ba’zen bir meclisde hikem ve hakâikden tekellüm eden zâta bilâ ihtiyâr samt ve sükût ârız olur. Ve bu keyfiyyet kendisinden a’lem ve akdem bir zâtın meclis-i tekellüme dâhil ve hâzır olmasındandır. O zâtın vürûdundan ma’lûmât olmazsa, te’sîrât ve kuvvet-i ulviyyet-i hâl makamından neş’et eder. Ba’zen bilâ ihtiyâr hâl-i sükût ârız oluyor. Bu, meclisde îrâd olunan kelâmı istimâ’a ehl-i mahrem olmayan kimse mevcûd olmasındandır.


Lisân-ı mütekellim hıfz ve vikâye buyuruluyor. Meşâyıh-ı tarîkat ba’zen meclisde cereyân eden kelâmı istimâ’a ehil olmayan ecsâm ve ervâhın mevcûd olması sebeb-i sükût olur demişlerdir. Avâmın samtı ve sükûtu lisân ile, urefânın kulûb ile, muhibbînin esrâr-ı muhabbetden samt ve sükût olur.

Er-Riyâd’üt-Tasavvufiye, 33. Bölüm.
Not: Metinde geçen cümleler sırasıyla; “Kim susarsa kurtuldu.”, “Susmak hikmettir.” ve “Kelâmı çok olanın, yanılması da çoktur.” anlamına gelmektedir.

 

Paylaş

Bizi Takip Edin

Yukarıya Dön