Kanâ’at, hırs ile helâli kesb etmek ve mutlakâ harâmı sarf etmeğe mâni’dir. Ebû Bekr Merâği der ki; âkıl olan kimse oldur ki, rızk-ı hasen ile kanâ’at eder.

Rızk-ı hasen oldur ki, ne dünyâda ve ne de âhıretde iktisâbı mezmûm ve makdûh olmaya.

Nâsın ehl-i kanâ’ati o kimsedir ki, halka muâveneti kesîr ve meûneti ya’ni nâsa tahmîl-i umûru kalîl ola. Beş şey mevâzı’ı hamsede vaz’ edilmişdir. İzz ve şeref, tâ’at ve inkıyâd-ı İlâhiyye’de. Züll ve hakâret, ma’siyetde. Heybet ve celâl, kıyâm-ı leylde. Ulûm ve hikmet, batn-ı hâlîde. Gınâ ve servet, iktisâb-ı helâl ile iktifâ, meşrû’ olmayan bir kesbden ihtirâz etmekdir.

Er-Riyâd’üt-Tasavvufiye, 41. Bölüm.

 

Paylaş

Bizi Takip Edin

Yukarıya Dön