Hüzün, sürûrun zıddıdır. Hüzün insanın kalbini evdiye-i gafletde perâkende olmakdan hıfz eder. Bu hüzün, ehl-i sülûkun evsâfındandır.

Bu hüznü olmayan sâlikin senelerce ihrâz ve istihsâl edemeyeceği mesâfât-ı bâtıniyyeyi, sâhib-i hüzün, müddet-i yesîrede kat’ ve tahsil eder.

Hakk Teâlâ, kalb-i hazîni sever. Sallallâhu Aleyhi ve Sellem mütevâsıl-ıl hüzün ve dâim-il tefekkür idi. Râbi’â-i Adeviyye “Vahzenâ…!” demesiyle bu mertebeyi arzu eder idi.

Bu hüzünden murâdları hüzn-ü mezkûrdur. Avâmın hüznü değildir.

Er-Riyâd’üt-Tasavvufiye, 36. Bölüm.

 

Paylaş

Bizi Takip Edin

Yukarıya Dön