Lügatte ittihâz-ı vikâye ya’ni zarar ve ziyândan sakınmakdır. Ehl-i tahkîk indinde, tâat-i İlâhî ile ukûbetinden ihtirâz, ya’ni sebeb-i istihkâk-ı ukûbet olan ahlaktan sıyânetdir.
Şâibe-i harâmat olan şeyden vikâye ma’nâ-i mûceziyle tefsir etmişlerdir. [İnne ekrameküm indallâhi etkâküm] nazm-ı celîli ile ibâd-ı muttekî tebşîr buyurulmuşdur.
Takvâ ancak helâl mehâzda olub harâm ve müştehibâtı terk etmek zâten vezâif-i dîniyyedendir, takvâdan addolunmuyor.
Er-Riyâd’üt-Tasavvufiye, 30. Bölüm.